in sight

  1. (a) görünürde, göz önünde, gözle görünür.
    Land is in sight: Kara görülüyor. (b) yakın.
    peace
    in sight at last 2 years of war.
    be in sight of: görebilmek.
    keep in sight = not let out of one's sight: gözden kaçırmamak/uzaklaştırmamak.
görünmek Verb
(gemi) görülecek mesafeye girmek Verb
kavrayış, vukuf, anlayış, bir şeyin içyüzünü/esasını anlama/kavrama, künhüne vakıf olma.
have an insight:
çabuk kavramak, içyüzünü bilmek/görmek.
He has an insight of computer science.
Noun
feraset, nüfuzu nazar, bir şeyin içyüzünü/bir insanın huyunu çabuk kavrama yeteneği.
a man of insight:
anlayışlı/ferasetli/nüfuzu nazar sahibi kimse.
Noun
firaset Noun
vukufiyet Noun
görünürlerde yok Adverb
kara görünmek Verb
birinin gözüne girmek.
kendi fikrime göre
gözünde, nazarında, gözü önünde.
Allah indinde Adverb, Religion-Faith